Ekvador (2019 Güney Amerika Turu)

29.01.2019 Salı – Guaquil  – EKVADOR

Gece erkenden alana gelince epey bekledim, küçük bir havaalanı aslında ve THY nin bile uçuşu var buradan, Copa, Star allianz üyesi ama 5 saatlik uçuş da TV bile yok. Sabah 6.30 gibi Panama ya indik, modern orta büyüklükte bir havaalanı, biraz dolaşıp 9.10 da ki uçağı bekledim. Saat 11.00 gibi ülkenin büyük şehirlerinden biri Guaquil’e indik. Artık Ekvador dayım, alandan çıkıp caddenin karşısına geçip metrobüs durağına gittim ama hiç bozuk param yok. Burada Amerikan doları geçiyor ama fiyatlar çok ucuz olduğu için bozuk dolar bulundurmak şart. Yerel birisi $0.25 lik tren biletimi aldı, ben de ona bilekliğimdeki kolyeyi verdim. Merkez parka gelince inip yakın olan otele 5 dakika da yürüdüm. “Hotel Sendes”, booking.com dan rezervasyonu yaptım riske atmaya gerek yok artık, $20 +$2.5, parayı bozamayınca dışarı çıkıp telefonun şarjını aramaya koyuldum, çünkü buradaki prizler farklı, çok ince bendeki adaptör uymuyor. Biraz yürüyünce $1 a buldum ve parayı da bozdurdum, burada $100 dolarlar çok büyük para.

Otelim vasat ama şehir merkezinde, telefonun şarjı dolunca çıkıp keşfedeceğim, bu arada yağmur da başladı ama hava sıcak.

9 de Octobre ana caddesinden sahil kenarındaki “Macelon” yürüyüş yoluna çıktım. Sahil kısmı güvenli, temiz ve çok uzun bir yürüyüş parkuru  var, her yerde polisler burayı çok güvenli yapıyor. Yolun sonunda Lunapark var, dönme dolaba $3.49 a bindim ve şehrin ilk kurulduğu alan eski renkli evlerin olduğu tepelikli bölgeyi de fotoğraflayıp geri döndüm. Şehrin çok geniş caddeleri var, kalabalık ama temiz, Guayas nehri kenarındaki Macelon nun tam karşısında aynı park gibi cıvıl cıvıl , sevdim bu şehri ama yarım gün yeter.

30.01.2019 Çarşamba Guayaquil – Cuenca

Sıcak bunaltıcı bir sabaha uyandım, ilk işim halk otobüsü ile otobüs terminaline gidip keşfetmek, havaalanı yakınındaki terminal de otobüs saatlerini bulmam lazım. Otele yakın ana caddeden geçen 92 nolu otobüs gidiyor, bir sürü var zaten cam da kocaman Terminal (Terese) yazıyor. Neredeyse 1 saatlik otobüs yolculuğunda otobüslere giren satıcılar şeker den sakıza çikolata ya her şey satıyorlar. Havaalanı yakınında hem alışveriş merkezi hem de terminal binası var. Gidip keşif yaptım, 45 dakika da bir Cuenca ya otobüs var $8.5. Otele dönüp valizi alıp aynı yoldan terminale gelip 12.15 de kalkan Cuenca otobüsüne bindim.

Şehirden ayrıldıktan sonra önce yol dümdüz, yemyeşildi, yol boyunca meyve satıcıları her fırsat da otobüse binip bir şeyler satmaya çalıştılar. Yol boyu uzun ince turuncu meyvelerin ne olduğunu daha sonra anladım, bunlar kakao meyveleri…

1 saat sonra yükselmeye başladık, muhteşem vadiler ve manzaralarla bazan 50m lik görüş açısı ile sisli yollardan 4126m ye kadar yükseldik. 4 saatlik yolculuk da aslında sadece, 130km yol aldık. Sonunda Cuenca dayız, otobüs terminalinde Turist information ofis var, merkeze ancak şehir içi ulaşım kartı ile binilebiliyor. Terminal den çıkmadan önce sonraki rotam olan Qito otobüslerine baktım, $12, her gün saat 8 ve 9.30 da var, 9 saat sürüyor, gündüz gideceğim.

Terminalin arkasında bir saat kulesi var, orası merkezi otobüs kalkış noktası, bir kadına $0.30 verip kartını kullandım ve 100 nolu otobüse bindim, bizim İstanbul kartı gibi.  Otele yakın olduğunu düşündüğüm bir noktada indim tam şehir merkezinin yakınında, beklediğimden çok daha güzel bir şehir. Koloniyal binaların olduğu eski şehir sokakları tam görülmeye değer. İnternet de gözüme kestirdiğim “Hotel Orquidea” www.laorquidea.com.ec dışardan pek anlaşılmasa da içerisi ayrı bir dünya, özel kocaman odamda, tv buzdolabı her şey var, tam da merkezi bir noktada, oteli de şehri de çok sevdim şimdiden. Fiyatı $22 civarında kahvaltı dahil. Akşam biraz şehri dolaşıp hava kararınca döndüm ama dükkanlar kapandıktan sonra şehir sessizleşiyor.

31.01.2019 Perşembe – INGAPIRCA – INKA Duvarı

Sabah 7.30 da kahvaltıya gidip basit ama taze ve çok güzel ekmekli yumurtalı kahvaltımı yapıp yürüyerek 20 dakika da otobüs terminaline geldim.   Antik kente direkt saat 9 ve 12 de otobüs kalkıyor. Canar otobüsleri antik kentin olduğu yere kadar gidiyor. Terminal çıkışın da makineden $0.10 terminal vergisini ödemeden otobüse geçiş yok.

Otobüs tam zamanın da kalktı, ama 70km lik yolu 2 saat de alabildik, çünkü dolmuş gibi her yerden yolcu aldı. Saat 11.00  de antik kentin girişindeyiz, otobüs 13.30 da geri dönecek. Kent girişi $2.- ve rehberli bir gezi, İspanyolca ve İngilizce anlatacak.

Kentin ismi İngapirca ama aslında İnka lar dan önce Canar medeniyetine ev sahipliği yapmış. Ay’a tapan bu medeniyet MS 200-1400 ler arasında yaşamışlar burada. Onlardan kalan kalıntılar doğal taşlar yuvarlak şekilli, üzerine daha sonra gelen İnka lar kendi tarzlarını oturtmuşlar. İnka lar daha çok volkanik taşları kesip şekil vererek kullanmışlar. Tapınım merkezi kentin sol tarafında ve ay şeklinde “ay tapınağı”, sağda ise büyük bir “güneş tapınağı” var. İnka lı lar güneşe tapıyor ama ayı da güneşin karısı olarak kabul ediyorlar. Aztek lerdeki ixcel (işel) gibi. Önce ay tapınağına gittik, ortada Altar gibi büyük bir taş var, ay doğduğu zaman 21 Haziran da direkt bu taşa yansıyor. Taşın altında kat kat mezarlar bulmuşlar. En alt katmanda ortadaki iskelet yaşlı birine ait, muhtemelen bir lidere ait. Çevresinde 12 tane anne karnı (cenin) pozisyonunda gömülü adam iskeleti var. Yani ölümün bir son olduğuna değil, toprak ana karnında tekrar yaratılacaklarına inanıyorlar. 3 katman yani gökyüzü, şimdiki hayat ve toprak ana. İçerlere doğru ilerleyince tarım için kullanılan ve teraslar arınma için oluşturulmuş su havuzları görünüyor. Bu alan eskiden bir çiftçininmiş ve Katolik klise yapımında buradaki taşları kullanan rahibi yöre halkı takip etmiş . Antik kentin değeri anlaşılınca ev duvarlarında, hatta ahırların yapımında kullandıkları bu taşları arkeologların çağrısı üzerine halk bir kısmını geri getirmiş. Bu arada mısır unu yapmak için kullandıkları taşlarda var müze de. Mısır ununu fermante ederek bir içki yapıyorlarmış, ekşi boza ya benziyor tadı.

Güneş tapınağında 3 pencere var ve her mevsim dönümünde güneş, içeride elinde altın  topaz tutan heykeli aydınlatıyor. Tarım da ekme, yetişme ve hasat mevsimlerini simgeliyor.

Rehberli gezi 1 saat den az sürdü ama serbest zaman da müzeyi de gezip oturdum. Saat 13.00 de otobüs geri dönüşe geçti, bu sefer şehre gelişimiz 4 ü buldu. Güzel manzaralar eşliğinde ama bangır bangır müzikle 70km yi 2.5 saat de aldık. Terminal den ayrılmadan önce Başkent Quito ya 8 Şubat saat saat 8.00 e biletimi aldım. Yine merkeze yürüdüm ama otele gitmeden önce yerel Pazar yerinde mısır unu içine peynir koydukları ekmeği meyve suyu ile yiyip akşam yemeğini de aradan çıkartmış oldum.

Otelin yakınındaki daha modern ama turistik Pazar yerinde her çeşit meyve satılan üst kat ve , alt kat da et ve balık ürünleri satılıyor.

Sokaklarda haşlanmış mısır ve meyve suyu satan tezgahlar da var. Ayrıca dükkanlardan tohumluk kuru mısır alacağım. Hava kararmadan otele döndüm.

01.02.2019 Cuma – CUENCA

Bu gün şehri gezmeye karar vermiştim. Cajas ulusal parkına trekkinge gitmek pek işime gelmedi, Guayagil dan gelirken gölleri ve nasıl bir yer olduğunu görmüştüm zaten, üstelik yalnız trekking yapmak pek mantıklı ve güvenli değil. Kathedral’in yanından nehre doğru 9.40 da yola çıktım. Güney Amerika da bir çok yerde “ücretsiz turlar” yapanlar var. 1-2 saatlik yürüyüş turunun sonunda tabii karşılığıda bahşiş olarak para veriyorsun gönlünden ne koparsa. Aslında saat 10.00 da bu ücretsiz turlardan  var ama onu beklemek istemedim. Nehrin karşısındaki park da çok güzel yapılmış ilginç ağaç heykelleri vardı. Ağacı yontarak çok güzel heykeller yapmışlar. Bol bol foto çekip nehir boyunca yürümeye devam ettim. Tertemiz, bakımlı, pahalı evlerin olduğu nehir boyu, şehrin en nezih yerlerinden biri. Nehir boyunca akşamları daha canlıdır herhalde çünkü bir sürü restoran var. Yarım saat sonra Pumapunga müzesine geldim, giriş ücretsiz, teraslı, antik İnka şehri yanına kurulmuş. Modern bir müze, alt kat arkeoloji, üst katında etnografya bölümü yapılmış. Dışarı çıkınca bakımlı teraslı antik kent ve aşağısında hayvanat bahçesi ve meyve bahçesi var. Lama lar özgürce dolaşıyor. Biraz dolaşıp müzeden çıkıp tekrar nehir boyunca hastaneye kadar devam ettim, muhteşem çiçekler, tertemiz yollar la park alanına kadar gidip getirdiklerimi yedim içtim ve karşı yönden şehre geri dönüşe başladım. Huzurlu süper güzel bir yürüyüş oldu. Çarşıdan Mısır tohumlarını da alıp yatağımda gereksiz romantik filmler seyrederek günü bitirdim.

Bu arada Cuenca da en rahatsız edici şey otobüslerin çıkarttıkları egzos lardı, ama şehrin ortasından geçen bir tramway yapıyorlar, yakın zamanda bu sorunda azalacaktır.

02.02.2019 Cumartesi – Quito

Sabah 8 otobüsüne bindim, bu gün 440km yol gideceğiz. Yolun çoğu dağlık ve tek yönlü, ama başkent Quito’ya 1.5 saat kala yollar  çift şerit ve düz olmaya başladı. 8 saat giderek  5.20 de Ekvator un başkenti Quito ya vardım. Şehir de 2 otobüs terminali var, biz merkeze 12km uzaklıkta ki terminale indik, turist info ofisinin de olduğu modern, alışveriş merkezli bir terminal. Bir çok otobüs de buradan kalkıyor, şehir merkezine gidiş için $0.25 a bilet alıp C4 otobüsüne bindim. Elimde maps.me olunca yer ayırttığım otele en yakın yerde ineceğim. Lonely Planet in de önerdiği “La Posada Colonial” oteli, banyolu özel oda $14, kahvaltı yok ama mutfak kullanılabiliyor. Resepsiyon da ki kadın İngilizce biliyor, eşyalarımı bırakıp dışarıya yemeğe çıktım. Merkez sandığım yer biraz sessiz, sonradan anladım ki asıl merkez 200m ilerde. Açık bir restoran da tavuk menü yiyip odama döndüm.

03.02.2019 Pazar Quito

Bu gün meşhur Ekvator çizgisini görmeye gideceğim. Sabah otel den aldığım tavsiye ile 1km ilerdeki otobüs durağından halk otobüsüne binip “La Ofelia” ya doğru yola çıktım. Dünyanın merkezi kabul edilen “Mitad Del Mundo” ya gittim. Yerel otobüs ile 50 dakika da gittim, $0.50

Ekvator çizgisinin olduğu merkeze giriş $5.- içeride bir sürü müze kompleksi var, sabah erken gitmek de fayda var, günün sonrasında çok kalabalık oluyor ve Ekvator çizgisini boş bulup fotoğraf çekmek çok zor. Çizginin tam ortasından fotolar çekip 9 katlı bina olan bir kültür merkezine çıktım, iyi ki asansör ile yukarı çıkılabiliyor, bu sefer tam tepeden çizginin fotoğrafını çekip indim. Çevrede dolaşırken müzik sesine doğru gidince yerel bir grubun danslarını görmek sürpriz oldu. Büyük bahçe içinde kafeteryalar, restoranlar, çikolata nın süreci ve satışı ile ilgili bir sürü bina var vakit geçirmek için. Biraz daha müzeleri dolaşıp aynı otobüs ile şehre geri döndüm.

Devlet binaları ve kathedral’in olduğu bölge Pazar olduğu için çok kalabalık. Meydan da gösteriler de var, bazıları da oyun ve dans sergiliyor, bazıları ne dediklerini anlamadığım politik yada dini propaganda yapıyorlardı. Katedralin girişi $2. ve 1892 de yapımına başlanmış.

Ara sokaklarda koloniyal bakımlı binalarla dolu, merkezde her yerde polisler var oldukça güvenli. Otele döndüm çünkü yarın yine şehri dolaşmak için yeterince vaktim var.

Şehir içi ve şehirlerarası otobüslerde çeşitli yiyecek, şeker ve meyve satıyorlar. Hatta dj bile var şehiriçi otobüs ler de, CD mi satıyor yoksa müzik dinlettiler  diye para mı alıyor anlamadım.

4.2.2019 Pazartesi – Quito

Bu gün biraz geç kalktım ve yarın gideceğim Tulcan şehri için hem otobüs biletimi alayım hem de terminale gidiş yolunu öğreneyim. Cuenca dan geldiğim terminal değil öbüründen kalkıyor. C1 otobüsü ile terminal Labrador da inip, oradan ücretsiz aktarma C5 otobüsü ile terminale gidiliyor, bunlar mavi otobüs de olabilir. Terminal Celeste ye buradan 25 dakika sürüyor, yani otel den toplam da 1 saat de terminale gidiliyor. Ertesi gün Tulcan’a 08:20 için gidiş biletimi aldım $6 her 45 dakika da bir otobüs var.

Terminal den geri dönüş de $0.25 e bilet ile C5 e bindim ve labrador terminalinden tekrar C1 e aktarma yapıp şehir merkezine döndüm. Yolda hep bahsettikleri eğlence merkezi Miraflores bölgesine yakın bir yerde inip yol boyunca yürüdüm. Yüksek ve modern binalar ve barların olduğu yerlerden geçip müzeye geldim. Bu gün kapalı imiş şansıma oradan parlamento binasını ve devlet yönetim merkezlerini de görüp eski şehre doğru yola devam ettim. Güzel büyük bir park alanı var hemen yanında ve eski şehre de oldukça yakın. Bildik caddelerde tekrar yürüyüp La Ronda caddesine geldim. Akşam saatleri buralarda keyifli vakit geçirilebilir, kafadar arkadaş olsa çıkılır ama ben makul saat de otelime döndüm.

2019 GÜNEY AMERİKA GEZİ NOTLARI

Notlar:

  • Toplam da 41 günlük rotam; PERU, BOLİVYA, EKVATOR, KOLOMBİYA, PANAMA
  • Bu gezide telefonumdaki “maps.me” programı gittiğim yerleri bulmada çok yardımcı oldu. Bir sonraki rotanın haritasının indiriyor, daha sonrada internet olmadan sokakları bile bulabiliyorsun.
  • Bazı otellerde kredi kartı kullandım ama çoğu yerde nakit gerekiyor, boynuma asılı küçük çantamda el altı için gerekli nakit, belime sarılı cüzdan da ise pasaport ve kalan nakit param vardı.
  • Gezi boyunca internet de önerilen ve en merkezi yüksek puan verilmiş lokasyonlar da kaldım ve hiçbir yerde korkmadım. Otelleri www.booking.com dan araştırdım, oradaki puanlamalara güvendim ve beni hiç yanıltmadı. Şehir merkezi olarak genelde Kathedral’i referans aldım, bazen otellerin direkt web sayfasından rezervasyon yaptım, bazan da belirlediğim otelleri işaretleyip oteli görünce karar verip kaldım. Uyuni dışında, belirlediğim otellerde yer bulamadığım olmadı.
  • Yanıma sadece çok gerekli eşyaları aldım, valizim toplam da 11 kg idi, içinde 5 tane okuyup bıraktığım kitaplar vardı, aldığım ufak tefek şeylerle aynı kilo ile döndüm. Sırt çantası yerine kabin boy tekerlekli çanta aldım, ara uçuşlarda hep kabin boya göre bilet aldım, çok daha uygun oluyor fiyatları. Ara uçuş biletlerini www.skyscanner.com  adresinden baktım, bir sürü seçenek sunuyor ve en uygun olan siteye yönlendiriyor.
  • 41 günlük bu yolculuk da kaç km yaptım, kaç uçak kaç otobüs kullandım sayamadım ama bu farklı coğrafya da çok güzel yerler gördüm.