Tarihiyle, insanıyla, yüzölçümü ile her anlamda büyük ülke Hindistan’ı tam kavramak için en az 2 kez gitmek gerekirmiş. 5 yıl sonra aynı yerleri gezerken bu düşünce hep aklımdaydı, tekrar gördüğüm yerlerin hatırası daha dün gibi taze ve tanıdık. Bu sefer ilk durağımız Hindistan’ın başkenti ve en kalabalık şehri Delhi. Aslında başkent’e Yeni Delhi diye özellikle vurgu yapıyorlar, ama bizi daha çok ilgilendiren kısım eski şehir tarafı. Ocak sonu “sisli” ve soğuk bir Hindistan havasını sevemedik, yani demem o ki en güzel zaman ekim-aralık arası dönemini tercih edin.
Delhi: 17 Milyon nüfusun %80 i Hindu, %19 Müslüman, kalan Sigh, Yahudi, Hristiyan. 4 resmi dil var, Hinduca, İngilizce, Urduca, Pencabi. 168km Metro hattını 2020 yılda heryerde metro diye hedefliyorlar, bu yoğun çalışmalar hemen göze çarpıyor. trenlerin en ön vagonu bayanlar için ayrılmış. Bunun dışında en yaygın ulaşım aracı “tuk tuk” lar, Motosiklet taksiler Delhi de doğa dostu. Hepsinin arkasında CNG yazısı bu araçların elektrikli olduğunu ve doğaya zararlı gaz çıkartmadıklarını gösteriyor, İnsan bi de onların gaz salınımı olduğunda nasıl dı hava kirliliği diye düşünmeden edemiyor.
26 Ocak Hindistan cumhuriyetinin kuruluş yıldönümü yani Cumhuriyet bayramı hazırlığı olduğu için yollar kapalı, bu yüzden uzaktan çekebildiğimiz Hindistan kapısı.
Kırmızı kum taşından 17.yy da yapılmış Red fort (kızıl kale) ve Cuma Mescit yan yana, Tac Mahal’i yaptıran Şah Cihan’ın eserleri. Diğer adı Cuma camii nin 25.000 kapasitesi var ve Hindista’ın en büyük camii. Avlunun orta yerinde bir havuz abdest almak için kullanılıyor ve bize hiç de temizleniyorlarmış gibi gelmedi açıkcası… Ayakkabıları avluya girmeden çıkartmak zorundasınız, taşların üstüne basmak bizde halıya basmak kadar temiz değil! içerde her türlü fotoğraf makinesi (cep tel dahil) kullanmak 300 rupi (çok iyi para), ödemeden geçtim yırttım diye sevinmeyin, içerde takip ediyorlar ve 1 fotoğraf çekmişseniz bile zorla alıyorlar sizden 300 rupi yi ?
Çarşı pazar sız olabilirmi ki, Hindistan kalbi denen halk pazarı düzgün, temiz, geleneksel ürünleri bulabileceğiniz bir yer, giriş ücretli…
Çarşı pazar olurda kına olmazmı, bu da benim kalsiğim, üstelik kullandığı kına o kadar kaliteli çıktıki 15 gün boyunca geçmedi. iyi bir pazarlık ile 100 rupi yani 1.5 dolara 2 dakikada yapılıyor.
2. gun Hindistan’ın en meşhur gösterisi Bollywood show için gittiğimiz mekan etkileyici ve iyi iş çıkarmışlar. Müzikalin adı Zangoora, geçen sefer akşam gittiğimiz de dış mekan ışıklardan dolayı daha etkileyici gelmişti.
Kralın baş verizi tarafından öldürülünce oğlunun çingeneler tarafından büyütülmesini ve gerçeği öğrenip tahtını geri almasını anlatan müzikalin dilini anlamasak bile keyifli görseli yüksek bir gösteri.
Gösteride çekim yasak olduğu için ancak bahçe fotoğraflarını paylaşabiliyoruz. Bahçe de yapay gölün içinde lotus dan çıkmış tanrı heykeli.
Yan tarafta hem yiyecek, hem de alışveriş için yapılan mekana insan adım atar atmaz başka bir dünya da olduğu hissine kapılıyor.
100 yılın liderlerinden, Hindistan’ın babası, eylemsiz ve barışçıllıkla bağımsızlık savaşını kazanan mütevazı liderin gösterişsiz ama anlamlı anıt mezarı. şehrin içinde büyük bir park ve ortasında Ganhdi nin mezarı, çevresinde rengarenk çiçeklerle süslenmiş, sonsuz ruhu simgeleyen devamlı yanan ateş var. Küllerin bir kısmı burada, bir kısmı Ganj nehrine, kalanı da Gandi müzesine konulmuş. Aynı park ta ilk başbakan Nehru ve oğlu Indra Gandhi nin mezarları da var.
72,5m.yüksekliğiyle Tac Mahal yapılana kadar en yüksek yapı olan Kutub Minar, Kutbiddin Aybek tarafından 12.yy da başlanmış ve damadı Şemsettin İltutmuş tarafından bitirilmiş. Unesco kültür mirası listesinde olan kompleks de Hindu ve İsmal mimarisi izlerini yakından görebilirsiniz. Kolonlarda kazınmamış Hindu tanrıları, eski tapınak alanından kalma tam orta yerdeki demir direk devşirme malzeme kullanılan ilginç detaylar.
Varanasi : Delhi den 1 saatlik uçuş ile Varanasiye geldik. Havaalanına pasaport ve bilet kontrolü ile geçebiliyorsunuz o yüzden mutlaka elinizde uçak bileti çıktısını alın yoksa bırak uçmayı alan içine bile giremezsiniz. 3 Milyon nüfuslu, Ganj nehrinin geçtiği, 2500 yıllık aralıksız yerleşimin olduğu, insanların ölmek ve yakılmak için, olmadı külleri Ganj’a bırakmak için geldikleri kutsal şehir Varanasi. Şiva ve Parvati nin evlendiği şehrin asıl adı Kaşi, Varu ve Assi nehrinini birleştiği yer anlamında Varranasi deniyor.
Otobüs ile 1936 da Gandhi tarafından açılmış Bharat Mata tapınağına geldi, içerde tek bir parça mermerden yapılmış Hindistan kıtasının maketi var. Hindu inancında 4 ana var, bizi doğuran gerçek ana, Hindistan toprak ana, bizi besleyen inek ve arındığımız Ganj ana. Yani inek çoğu insanın düşündüğü gibi tanrı değil insanı besleyen kutsal bir varlık.
Sonrasında bizi bekleyen bisiklet rikşa larla şehrin özellikle akşam kalabalığını yaşayıp her akşam Ganj nehrine şükranların sunulma töreni olan Aarti törenine katılacağız.
Bizim için pis, inanlar için temiz nehre, tanrıların bizi görmesi için yaktığımız mumlarla ve güzel çiçeklerle sağlık, mutluluk dileklerimizi diledik.
Tören sonrası Varanasinin dar sokaklarında bastığımız yerlere dikkat ederek yaklaşık 20 dakika yürüdük. bu yürüyüşte bilinki mutlaka satıcı lar sizi otobüse kadar takip edecek ve mutlaka bir şeyler satacaklar. yada kucağında çocuk elinde biberonlu kadınlar sizden para alabilmek için çocuğu ağlatacakki sizde bir an önce verip vicdanınızı biraz rahatlatmak için vereceksiniz bir şeyler.
Varanasi ipek üretiminde lider bir şehir, geleneksel üretim yerlerini de ziyaret etmeden olmaz.
Swastika: Dünya da IMG_7954bir çok ülke de kullanılan bu simgenin Hinduizm deki anlamı; bir ömrü 100 kabul edip 4 e bölün, karenin ilk bölümü 0-25 yaşı yani öğrenmeyi simgeler. İkinci kısım 26-50 yaş deposit yani biriktirme, kazanımlar. 3. bölüm bir örnek olmak, 4. bölüm artık öbür dünya için yaşama hazırlık, bütün materyal hayat dan ve duygulardan kopup yeni yaşam için ölmeyi beklemek. Her bir uç nokta sırasıyla 5 materyal, hava, su, toprak, ateşi, tam ortası da ruhu simgeliyor. Okların yönü saat yönünde yani devinimi, sonsuz yaşamı simgeliyor.
Khajuraho : Tekrar iç uçuş için havvalanına gidip 50 dakika da ilginç kentlerden biri olan Khajuraho ya gelip direkt otelimizde valizleri bırakıp “kamasutra” yı konuşacağımız tapınak alanına gidiyoruz. IMG_7995Palmiye yolu demek olan şehrin nüfusu 16.000 kişi, Unesco kültür mirası listesinde yer alan müze-tapınaklar kompeksin de ilk girişte 19.yy da yapılmış 3 dini temsil eden bir barış tapınağı var, İslam, hindu, Budist ve Jain tapınaklarını temsil eden kubbleri ile dinlerin barış içinde yaşamasını temsil ediyor.
10 ve 12.yy da Çandra krallığı tarafından yapılmış toplam da 85 tapınaktan sadece 25 i ayakta kalmış, Ta orta yerde yapay bir göl, tapınaklar arası teknelerle gidiyorlar, şu anda yeşillik bir bahçe. IMG_7971Yanayan iki tapınaktan biri Lakşim (para ve zenginlik tanrıçası) yandaki küçük tapınakta Şiva ya adanmış. Tek parça kumtaşından yapılmış üzerinde kabartmaların olduğu, altında kobra yılanı olan bir yaban domuzu heykeli.
Tapınakların alt katı sert granit, üst tarafı kum taşından yapılmış, ilk basamaklar yeryüzünü simgeliyor çıkması kolay, ikinci aşama gökyüzünü simgeliyor ve dik merdivenlerle çıkmanın zor olduğunu göstermeye çalışıyorlar.
Büyük tapınak Laksmana tapınağı, erotik figürlerin olduğu içerde Visnu nun heykeli bulunan en önemli tapınak. Yanda bayraklı bina aktif bir tapınak. IMG_8001Soldan sağa doğru yürüdüğünde MS.4.yy dan beri var olan Kamasutra figürlerini görebiliyorsunuz.
Gün batımında en güzel görünen tapınaklardan biri de Kandariya Mahadeva Tapınağı yine 4 dinini sembolü.
Jain : Toplumun küçük bir kızmı Jain dinine mensup, yumrulu hiç bir şey (patates, havuş vb) yemeyen, doğanın elbisesinin deri olduğuna inandıkları için erkeklerin tamamen çıplak gezdiği bir inanç biçimi.
Khajuraho da büyük Jain tapınağı var, tanrı kavramı yok, 24 adet peygamberleri var. son peygamberleri Budha ya çok benziyor farkları, Budha lotus da oturuyor, Jain mindere; Budha nın 3. gözü alnın ortasında, Jain göğsünün üstünde; Budha nın elbisesi var Jain çıplak.
Jain ler toprağa değmedikleri için genel de genel de ticaretle uğraşıyorlar.
Bu arada, Agra sokaklarında 2 Jain gördük, gerçekten anadan üryan sokaklarda dolaşıyorlardı.
Akşam Hindistan’ın her bölgesinden örneklerin sergilendiği geleneksel folklor dansları gösterisine katıldık, renkli kıyafetleri ve dansları ile gerçekten güzel bir gösteri:
Orcha : Agra ya giderken yol üstünde Orcha kalesi, Moğol şahı Cihangir ile çok iyi ilişkileri var ve saraylardan biri 22 yılda yaptırdığı, İslam ve Hindu mimari karışımı sarayı ona hediye olarak yapıyor. Cihangir bu sarayda sadece 1 gece kalıyor ve misafire verilen bir hediye geri alınamadığı için bir daha kullanılmıyor.
Orcha dan 30 dakikalık yolculuktan sonra oldukça büyük bir şehir olan Jhansi den Agra ya yapacağımız Shatabadi Eksprese için tren istasyonuna geldik. 1.5 saat rötar olunca bekleme salolununun dışına taşıp çevre ile uyum sağlayalım dedik
Ortada oturan her zamanki gibi rengarenk “sari” likadınları görünce ufaktan yanaşıp yarenlik etmeye başladık. Hacca giden akrabalarını uğurlayan müslüman kadınlarla boy boy samimi pozlar çekinmeye dalınca vaktin nasıl geçtiğini anlamadık.
2.5 saat sürecek 1.sınıf tren de servis oldukça iyi, önce galeta ve domates çorbası servisi, ardından verdikleri zengin menü ile 2 kişi rahat doyardı, akşam oteldeki yemeği kaçırdık diye düşünüp iyice doyduk verilenlerle…