Kapadokya

Coğrafi görünüm olarak Dünya çapında önemli ve ünlü, benim için “özel” bir yer Kapadokya. 60 milyon yıl önce oluşmaya başlamış şekiller ne güzel bir imkan vermiş bütün insanlık tarihinde. Yer altı şehirlerin de yaşayan insanlar için hem yaşam alanı hem saklanma zemini olmuş, erken Hristiyanlık döneminde gizli gizli ibadetlerini yapabilecekleri kadar uygun bir coğrafya da inançlarını uygulama fırsatı yakalamışlar. Şimdiyse Dünya da balon yapılacak en meşhur yerlerden biri olarak Türkiye turizmine en çok katkısı olan Kapadokya da uzun süre yaşayamam ama gitmekten hiç bir zaman sıkılmam.

İlk kez 2000 yılı Mayıs ayında gitmişdim Göreme ye ve o günden beri yılda en az 1-2 kez giderdim, rehber olduktan sonra daha sık yolum düşer oldu ama tur programı dışına çıkamadığım için hem görmek istediğim yerlere gitmek hem de sezon başlamadan 2 gün daha tatil yapmak için yaptık planları çıktık yola…

Pegasus dan kampanya biletlerini 2 ay öncesinden sevgili Ulaş bizim için aldı ve Cumartesi erkenden Serap, Ebru Ulaş la havaalanında buluşup kahvaltı yapıp gezi moduna girdik.

Kayseri havaalanına saat 10 da inip kiraladığımız aracımızla direkt Göremede ki Nostalji cave otelimize gidip biraz dinlendik ve planlarımızı yapıp çıktık.

İlk durağımız Uçhisar kalesi, kaleye belki 6-7 yıl önce çıkmıştım, kızların ısrarıyla, aslında hastalığın hala etkisinden dolayı gücüm tam yerinde olmasa bile, havanın güzelliğnden de etkilenip katıldım ekibe.

şansımıza hava çok güzel, bu yıl bitmeyen kış bize güzel yüzünü bütün hafta sonu gösterdi.

Kale den sonra güvercinlik vadisin de yine kale manzaralı ve grup ları götürdüğümüz nazar boncuklu ağacın orada artık benim de fotoğrafım var..

Türk kahvelerimizi de içip Ürgüp’e doğru giderken üçgüzellerin önünde de molamızı verdik.

”Üç güzellerin önünde 4 güzel” diye kendimize pay çıkardım:) Ürgüp şehir merkezine inip bir zamanların meşhur “ASMALI KONAK” binasını dışardan görüp (herkes zaten eskiden içini gezmiş) öğle yemeği için şehir merkezinde molamızı verdik.

Develi vadisindeki deve şeklinin önünde anı fotolarımızı çekip genel de pek kimsenin gitmediği ama bizim çamur muş uzakmış umursamadan yürüdüğümüz “aşk vadisi” n de epey gırgır yaptık.

2 hafta sonra gelecek arkadaşlar için akşam yemeği organizasyonunu da yapıp otelimize döndük. 1-2 saat dinlenmeden sonra Göremenin sokaklarında akşam yemeği için uygun bir yer bulup lezzetli pide ve çömlek kebabımızı afiyetle yedik.

Otele dönüp Ürgüp meşhur Turasan dan aldığımız şaraplarımızı açıp sohbetin dibine vurduk. saat 1.30 da artık ertesi gün 5.30 da balon için kalkacakları düşünüp yatmaya karar verdik.

Ben daha önce 2 kez yaptığım için tekrar balona binmek den se sabah sıcak yatağımda 3 saat fazla dan uyumayı tercih ettim.

Bu mevsimde değil muhteşem güneş doğuşunu görmek uçmak bile bir şans dır, taa Dünyanın bir ucundan gelip balon yapmak isteyen insanlar hava şartlarından dolayı uçamayıp hayal kırıklığına çok uğruyorlar ama bizim kızlar süper manzaralar ve anılarla döndüler. Bence Kapadokya herkesin hayatında en az 1 kez gitmesi gereken bir yer ama balonla uçmakda en az onun kadar önemli.

Uzun ve lezzetli Pazar kahvaltımızı yapıp Emin beye misafirperverliği için teşekkür edip yola çıkdık. İlk durağımız Göreme Açık hava müzesi. Müzenin sesli rehberini alıp onların nasıl anlattıklarını da dinlemek istemişdim, hem dinleyip hem de arkadaşlara tekrarladım hatta benim kadar meraklı göründüler:) Karanlık klise ye Ulaş da geldi ve uzun süre içerde kalıp çok iyi korunmuş freskoları görüp çıktı.

Sonraki durağımız yol üzerindeki İkonagrafi nin en iyi örneği olan 10-11.yy yapımı Tokalı klise oldu. İncil deki bütün sahnelerin net şekilde görüldü en önemli klisedir ve kurs sırasında Ali hocamızın İkonagrafi yi anlatmak için kullandığı örnek dir burası.

Sonraki durağımız 45km uzaklıkdaki Hacı Bektaşi Veli dergahı. Alevi ler için çok önemli olan mekana daha önce gitme fırsatım olmamıştı. Çok bakımlı, anlamlı ve farklı bir atmosferi olan özel bir yer. Hacı Bektaş dan sözlerin ve öğütleri de tekrar hatırlayıp 1 saate yakın vakit geçirdik.

O bölge biraz yüksek de kaldığı için yol boyu kar manzarası da ayrı bir güzellik katdı gezimize. Ben de uzun zamandır bu kadar uzun mesafe araba kullanmamıştım ve yollar alabildiğine düzgün ve boş olunca araba kullanmakdan keyif de aldım.

Bundan sonraki durağımız Mustafa Paşa, Ürgüp den 15-20km mesafe de bakir ama bir o kadar da güzel bir yer. Ürgüp ve Göreme ye göre gelişmemiş fazla yatırım yapılmamış ama kesinlikle gelecek 5 yıl içerisinde eminim Ürgüp kadar yenilenmiş olacaktır. Bebek müzesine büyük hevesle gitmemize rağmen maalesef sahipleri Antalya da oldukları için kapalıydı kısmet deyip ayrıldık.

Son durağımız bölgenin en ünlü mozaiklerini bulunduğu Sobesos antik kenti. Hamam ve toplantı alanlarının ortaya çıkarıldığı antik şehir de bekçi dahi yoktu elinin kolunu sallayan herkesin girebileceği bir yer. Her halde kimse yer mozaiklerini söküp götürmez diyemi düşünüyorlar yoksa umarsamaz davranıp ancak çalındıktan sonramı ah vah deyip koruyacaklar bilemiyorum…

Artık dönüş yoluna girdik ve 1.5 saat kadar yol gitdikten sonra Kayseri ye geldik. Akşam yemeğini bölgeye uygun bir yerde yöresel bir şey yiyelim dedik ve yol üzerinde ki Kaşıkla restoranına girdik. Mantı da büyük hayal kırıklığı yaşadık ve Serap’ın tavsiyesiyle Beşiktaş da Sinop mantısı ile bunu telfai etmeye karar verip çıktık.

Akşam 8.20 de ki uçağımız tam zamanında kalktı, her şey tadında, keyifli hava yönünden de şanslı güzel bir anı olarak hafızalarımıza kayderttik bu geziyi. Güzel ülkemin hemen her yerini gördüm ve her gezide bir kez daha böyle bir ülkede doğduğum, böye dostalrım olduğu için şükrettim…

Kapadokya Resimleri