Mayaların izinde – Meksika

Meksikaya hoşgeldim 13 Ocak 2013 pazar

Olaa!!!! Uçakdan görünen ilk manzara güzel koylar upuzun plaj. Sonrası dümdüz bir ovada yemyeşil bir orman. Bu kadar düz bir arazide bu kadar sık bir bitki örtüsünü sadece bazı yerlerde yapılmış villalar bozuyor. Deniz kenarına yakın yerde havaalanına yumuşak bir iniş yapıyoruz. Orlando dan ucuz havayolu Jetblue ile yaklaşık 1.5 saat de Cancun a indik. Burası ülkenin en hareketli 2. Havaalanı imiş ama gayet sakin ve telaşsız, kısa beklemeli valiz işlemleri ile çıkışa geldim. Çıkışda turizm ofisinden birileri yardım teklif edip hemen şehir haritası ve şehir merkezine nasıl ulaşacağımla ilgili bilgiler verdi. Shutle bus 15$, taksi $60 mış ama ben toplu taşımayı sormasam sadece 2 seçenek var sanacaktım. Neyseki ADO adlı yine lüks otobüsle $5 a biletimi aldım ve şehir merkezinden $3 a taksi ile hotelin önüne kadar gidebileceğim.
Hava sıcak ama bunaltıcı değil, sanırım buranın yine en güzel zamanları bu günler. Yol boyunca her yer çok yeşil görünüyor.

Cancun’nun yerli nüfusu 700.000 kişi ve çoğu turizm de çalışıyor. Bundan 40 yıl öncesine kadar 120 kişi olan nüfüs 1970 yılında devletin teşvikleri ile turizme açılmış. Karayipler sahili boyunca yaklaşık 30km lik sahil de devasal büyük otel ve resort larla kaplı yıllık 10 milyon turisti ağırlayan bir turizm cenneti ve ülke ekenomisine büyük katkısı olan bir bölgeye dönüşmüş.

Şehir merkezindeki Hania diye bir hostel de tek kişilik oda da $35 a kalıyorum, bu oda fiyatı. Yani 2 kişi seyahat ettiğinizde daha ucuz bir gezi olur bu anlamda… 2 gün sonra $41 a daha iyi bir otele geçiyorum Antillano. Eşyalarımı bırakıp çevreyi keşfe çıkıyorum ve yan hostel den çıkan 3 kişinin de deniz kenarına gittiğini tahmin edip onları izliyorum. Ana yola geldiğimizde iyiki sordum çünkü onlar denize değil başka yere gidiyorlarmış. Bana tarif ettikleri gibi R1 otobüsüne binip yarım saat süren bir yolculukla sahile geldim. Ana karanın paralelinde ince ama uzun bir kara parçası denize set gibi olmuş ve iç liman oluşturmuş. Buna benzer oluşumlar Amerika –Florida da vardı tanrının bir lütfu…

Deniz kenarı uzun bir sahil ve geniş kumsalda kumlar çok ince cam gibi beyaz renkli, muhteşem. Çok dalgalı olduğu için kırmızı bayrak asılmış ama dalgalarla boğuşmakdan zevk alanlarda yok değildi tabiiki sörfçüler için de bulunmaz fırsat. Sahil boyunca 5 yıldızlı büyük oteller sıralanmış. burası Meksikanın en ünlü tatil beldesi başka ne beklenirki. Kısa bir sahil molasın dan sonra yakındaki Maya ların tarihini anlatan müzeye kadar yürüdüm. Çok büyük değil ama Maya kültürü hakkında bilgi veriyor. Sergi salonunun dışında büyük botanik bahçesi de yapmışlar. Müze girişi :57 peso yani yaklaşık 10tl.

Odaya gelip biraz dinlendikten sonra tekrar dışarı çıkıyorum. Sokaklar kalabalıklaşmış gündüzün sıcaklığı çok olunca herkes gece serinliğinde çıkıyor. Meydan da bir kalabalığa doğru gidiyorum, küçük alış veriş dükkanları ve yemek yerlerinin olduğu, masaların Kurulduğu açık bir festival alanı gibi. Yerel yemekleri deneme vakti. Chicharron denen mısır gevreği gibi bir şeyin üstüne karidesli salata, peynir ve krema eklenmiş. Genç bir kızın ve yaşlı büyükannenin sattığı stand dan onu alıp yedim oldukça lezzetli.

Diğer standları da dolaşıp meydandaki gösteriye biraz takılıp ilerliyorum. Biraz ilerde bir parkda salsa kursuna rastlıyorum. Artık latin ülkesinde olduğumu iyice hissettiren bu manzarada bank’a otururp seyrettim. Özel salona ne gerek var bu sıcak hava da pistde ve aşağıda değişik seviyede gruplar ders alıyor. Ders sonunda yanlış görmediysem herkes kurs parası olarak hocaya bozuk para verdi ve bunun anlamı 10pesoto 2 tl falan. Gerçekten bu kadar ucuzmu yoksa genel ödemenin dışındamı bilmiyorum.

Ertesi akşamlar yine gelmeyi planlıyorum ama hafta arası aynı yoğunlukda değil meydan.
Sahile çok sık giden otobüsler var, 8.5 pesoto yani 1.2 tl gibi bizim halk otobüsleri gibi çılgın kullanıyorlar ama ne olursa olsun yaya geçitlerinde durup yol veriyorlar. Turistik bir yer olduğu için her yer hareketli ve güvenli. Yolarda hiç çöp yok ve sigara içen o kadar az insan varki doğal olarak yollarda hiç sigara izmariti de yok. En çok sigara bizim ülkemizde içiliyor bence o kadar ülke gezdim bizdeki kadar yollarda sigara izmariti olan ülke görmedim. Üstelik bizdeki gibi her adım başı sokakları temizleyenler olmadığı halde…

14 Ocak 2013 Pazartesi

Dün akşam yolda seyahat acentası standı görünce turlar hakkında bilgi almak için gidip iki günlük tur aldım. İlk gün biraz deniz muhabbeti olsun diye tekne turunu seçtim. Her şey dahil günlük tekne turu $33 sabah 10 da PlayaTortugaz limanından kalkıyor. Her yarım saatde kalkan teknelerle sadece adaya transfer yapan gemilerin gidiş dönüş fiyatı $17. Ana karaya 1 saat de gidilen adanın adı Isla Mujeres denen kadınların adası anlamına gelen küçük bir ada. Gidişimiz yaklaşık 1 saat sürdü, müzik eğlence ve limitsiz içkinin olduğu büyük bir tekne.

Ekstra aktivitelerde scuba eğitimi, şnorkel, akvaryum, bisiklet turu gibi bir sürü şey var ama ben adaya çıkar çıkmaz bulduğum ilk hamak da yatıp keyf yapmayı tercih ettim. Yanaştığımız yer Isla Mejures Palace denen özel bir restoran ve plaj, sadece bizim tekneden gelenler vardı. Yarım saat sonra atıştırmalıklar dan yiyip dışarı keşfe çıktım. İyiki her şeyi düşünüp kilitli dolapları yapmışlar çünkü çantam ağır.

Çıkıp sağdan yürüyüp şehir merkezini hedefledim adanın çok küçük olduğunu söylemişlerdi ama yürüyecek kadar da küçük değilmiş. 10 dak yürüdükten sonra yerel halkın yaşadığı yerleri gezdim tam da görmek istediğim gibi. Rengarenk tek katlı evler inişli çıkışlı sokaklar çok kalabalık değil her kes işinde gücünde herhalde. Adanın tam orta yerinde doğal bir göl var. Yerel küçük bir pazara rastlayınca küçük mangolardan 1 kg mango yu yaklaşık 2 tl ye aldım. Bu gezide en çok yediğim meyvelerden biri de mango…

Geri dönüş yolunda golf arabası ile gezinti yapan neşeli bir grup yanımdan geçti ve beni gezmeye davet ettiler “do you want to ride?” “Of course” ve atladım arkaya.. Chikago da yaşayan Filistinli bir aile, arkadaki 2 araba da aynı aileden. Zaten bu kadar gürültülü ve neşeli ve de yoldan birini hangi millet davet ederki:)) İstanbul dan geldiğimi duyunca çok sevindiler.

Kızın adı Mürvet çok şeker bir oğulları var kocası Kıbrıs da okumuş biraz Türkçe de biliyor. 2 ay da İstanbul da yaşamış. Türk dizilerine bayılıyorlar Türkiye yi çok seviyorlar yazın geldiklerinde haberleşeceğiz. Yunus gösterilerinin yapıldığı yere gittik ama vaktimiz olmadığı için katılmadık gösteriye. Ben kendi plajıma döndüm ve İstanbul da tekrar görüşmek üzere vedalaştık.

Öğle yemeği başlamışdı ve saat 2 de tekne tekrar hareket edip adanın merkezine bıraktı alışveriş için. Ada tahmin ettiğimden daha büyük bir yer. Marketlerin olduğu , restoranlarla dolu tam anlamıyla turistik bir yer. Saat 4 de adadan ayrılıp 5 gibi ana karaya ulaştık.

15 Ocak 2013 Salı, Chicehen Itza

Cancun dan $38 a öğle yemeği girişler dahil günlük tur aldım. Sabah 7 de otelden alıp toplanma alanına gelmek ve 2 kez bilet değişim ve kontrolünden sonra saat 8.30 gibi yola çıkabildik. Rehberimizin adı Ave, koca göbekli 30 yaşlarında sevimli bir kokartlı rehber. Genel hatları ile Meksika ve Maya lardan bahsediyor. Ülkenin orjinal ismi Meşiko daha sonra Meksiko ya dönüşüyor. Mayaların neslinin tükenmediği ve dünya da 8 milyon maya lı nın yaşadığını ve hala dilerini konuştuklarını söylüyor. 300 aksan la konuştukları dil İspanyol ca dan çok ingilizce ye yakın olduğu için ingilizce yi daha iyi konuştuklarını iddia ediyor. İspanyolca bilmediğim için doğruluğunu kanıtlayamam. Ayrıca 300 aksanlı bir dile sahip oldukları için başka bir çok dili yazamasalarda konuştuklarını düşünüyor ama bence turizm in bunda katkısı daha fazla.

Mayaların tarihi İ.Ö 900 yıllarına dayanıyor altın çığını İ.S 300 yıllarında yaşamışlar ve 16. yy da İspanyolların işgaline kadar da varlıklarını sürdürmüşler. 1519-21 yılları arasında tamamen yok olduklarını söylüyorlar ama bu doğru olamaz. Astronomi yani gökbilimi hakkında oldukça gelişmiş bir bilgi birikimleri varmış. Sadece 52 yılda 19 sn lik hata ile yılı hesaplamışlar.

Obsidyen: Obsidyen çok sert bir volkanik taş ve bu bölgede oldukça falza bulunuyor. eski dönemde her alanda bu taşı kullanmışlar. Silah yapımında, sanayide ve hatta iyileşmek için kullanmışlar, ağrıyan yerine obsidyen ile masaj yaptığında geçiyormuş. İspanyollar buralara geldiklerinde altın arıyorlar ama bulamıyorlar onun yerine obsidyen buluyorlar ve adına kara altın diyorlar. Çünkü taşı gün ışığına tuttuğunuzda renk değiştirip sarıya dönüyor. Gece gündüz, karanlık aydınlı, iyilik kötülük, hayat ölüm’ü simgeliyor yani Çin kültürün de bildiğimiz Ying-Yang.

Yol boyunca her iki tarafda orman (jungle) aynı bitki örtüsü uçakdan inerkende dikkatimi çekmişti. Çok sık yağmur ormanları ama ağaçlar çok büyük devasal değil daha çok çalı gibi bodur ağaçlar.

İlk durağımız sarkıtlı bir mağara. Burada yüzlerce iskelet bulmuşlar ve tanrılar için kurban yeri olduğunu düşünmüşler ama buranın bir tür mezarlık olduğu ortaya çıkmış. İncilde de kan dan bahsediyor aynı şekilde insan bir yerini kesip kan akıtarak da tanrıya kendi kanını adıyor. İslam da da kan akıtıp alna sürme geleneği var, bu kadar uzak kıtada benzer düşüncelerin olduğunu görüyoruz.

Mağara nın tam ortasında bir göl oluşmuş ve bu göl de insanlar kurban edilmeden önce bu göl de temizleniyorlarmış. Su da 30 dakika yüzersen gençleşeceğine inanırlarmış. Mayalarını getirenler kalabalık havuzda suya girdiler ama akarı olmayan havuz bende çok pis … mağaranın tam tepesinde bir açıklık var bu da gün ışığının yansımasını ve ortama ilginç bir hava vermesini sağlıyor. Kazanç yolu bulanlar da var tabiiki mayalı kıyafetleri giymiş bençlerle fotoğraf çektirmenin bedeli gönlünden kopan bahşiş…

Meksikalılar her yılın 1-2 kasım günleri mezarlıklara gidip içiyor, yemek yiyor eğleniyorlarmış. Mayalar ise iskeleti temizleyip parlatıp masaya oturtup beraber yiyorlarmış.

Yol üzerinde tarlalarda yeşil bitkiler görüyoruz bunlar Tekila bitkisi, kaçık yeşil, süs bitkielerine benziyor. 6 yılda bir harman yapılıyor. Ülkenin en önemli geçim kaynaklarından biri de tekila.

Maya lar 120 değişik tanrıya tapınıyorlar. İnsan kurban etmek var 10-11 yaşlarında bakire kızları kurban ediyorlar. Bu aile için ve kız için bir şeref sayılıyor.

insan kurban edilmesi geleneklerinde var ama Mayalar önceden kaktüs bitkisinin iğnesi ile bir yerlerini kanatıp kan akıtıyorlarmış. Diğer barbar larla birleşince kurban etmeye başlamışlar.

Mayalar kısa boylu esmer, sakalsız, kısa boyunlu, çekik gözlü ve sırtında işareti olan insanlardı. Moğollara benzedikleri için Asya dan geldikleri düşünülüyor. Türklerde orta asya dan geldiğine göre kardeşiz belki de…

Balçe diye bir içkiden bahsetti tanrın

ın içkisi. bal dan yapılan kutsal bir içki, tanrıya ulaşma yolu.
Eski dönemde sadece %10 nüfüs eğitimli ve üst düzeyi temsil ediyor %70 alt düzey çalışanlar. 900 yılından sonra sonra üst düzey ortadan kalkınca medeniyet de çöküşe geçiyor ve 200 yıl içinde yok oluyor. Bu segmentin nasıl yok olduğuna dair bir bilgi yok belki uzaylılarla gittiler, belki başka evreye bir kapı açıldı belki de işçi sınıfı ayaklanıp onları yok etti.

Chichen Itza: buranın dünya ca ünlü Maya antik kenti, mutlaka her turistin geldiği yer burası. Öğle yemeği molasından sonra artık ören yeri girişindeyiz. Giriş 182 pesoto biletler turun fiyatına dahil. Antik bölgede İçerde yerel rehber anlatım yapıyor. Tam merkezi yerde Kukulkan piramidi var. 2 adet yılanın gövdesi piramidin köşelerini kaplamış yedi kutsal ışığı simgeliyor. Güneş buraya vurduğunda gökkuşağı gibi yılan sırtı daha belirgin oluyor. 7-9-13 rakamları uğurlu sayılıyor. 13 her yerde uğursuz sayılırken Mayalarda tam tersi. Piramidin 4 yüzü 4 ana elementi simgeliyor. yılan her medeniyetde yeniden doğmayı simgeliyor. Birbirine dolanmış yılan üremeyi simgeliyormuş.

Bütün rehberlerin yaptığı bir şov var. piram

din yanında el çırpınca bir kuş sesi eko su geliyor. Enteresan ama nasıl bu ses çıktığına dair bir açıklama gelmedi sadece bir çeşit eko. Aynı sesi Guatemala da Tikal deki tapınaklarda da duyuyorsunuz. 2004 den beri pramide çıkmayı yasaklamışlar artık sadece uzak dan bakabiliyorsunuz.

1492 de Christof Colomb burayı tesadüfen bulunca İspanyollar altın aramaya buraya gelmişler ama altınyerine obsidyen bulmuşlar. Hristiyanlık İspanyol larla geliyor öncesinde insan kurban edilen bir Maya kültürü var. 15.yy da Osmanlı en güçlü zamanını yaşarken, İran da astronomi ve fizik bilgini varken Mayalar inandıkları 120 tanrı için insan kurban ediyorlarmış. Özellikle bakire kızları… Nasıl oluyorda bir yılın 365 gün olduğunu bildiler diye bunların yaptığı bir haritaya bu kadar inanıp bütün dünya onların peşinden gitti….

Büyük Kukulkan primidini ilerisinde pramit de insan kurban edilen

bir tapınak var. Chukmool denen bir aracı (bunu heykellerini Meksiko city deki müzede de çok ca görüyorsunuz) kurbanın hala atmak da olan kalbini kaldırıp tanrıya sunuyor. Şimdi sadece bir taş yığını gibi görünen yer yüzyıllar önce kimd-bilir nası korkunç sahnelere ev sahipliği yaptı.

Diğer tapınakları ve bin sütunlu bölgeden sonra büyük bir top sahasına gidiyoruz. Sahanın tam ortasında çok

güzel bir eko var. Tam orta yerde yan duvarlara asılmış halka şeklinde 2 büyük taş ile halatlar bağlanıldığı düşünülüyor.

Gezi bittikden sonra serbest zamanda biraz daha çevreyi dolaştım ve aman allahım ne çok hediyelik eşya satan tezgah var…hem içerde hem de dışarda mağazalar hemen hemen aynı şeyleri satıyor.

Saat 5 de dönüş yolundayız ve 2.5 saatlik Cancun da akşam saatlerinde otellere bırakarak tur bitiyor.

17 Ocak Perşembe 2013 Merida

Merida Cancun’un batısında büyük bir yerleşim yeri, sabah saat 6 da otobüs terminalinden Ado otobüsleri rahat ve hiç molasız 4 saatlik yolculukla Merida ya ulaştık. Direkt gitmek isterseniz 1. Sınıf otobüs 300 pesoto, burdaki turist otobüslerinin hepsinde wc de var. Merida da terminale gelene kadar geçtiğimiz yollarda kısa bir şehir turu atarken insan biraz hayal kırıklığına uğruyor. Tek katlı eski evler ve dar sokaklar.

Terminal de aldığım yön ile şehir merkezine doğru ilerlerken bir restoran da takos (küçük mısır ekmeklerinin içine tavuk parçaları ve soğan turşusu ile geleneksel bir yemek) yiyip kathedralin yolunu öğreniyorum. Şehir ızgara planında tasarlanmış NY gibi her caddeninde numarası var yani yol bulmak kolay. Sonunda Plaza Granda meydanını bulup kathedrali, kültür merkezini, tiyatoryu ve maya tarihini ve İspanyol zulmunu anlatan çizimlerin olduğu binaları gezip arka sokakalara dalıyorum.
Kaç gündür 30 derecelere varan sıcaklığa öyle alıştımki ince elbise ve terlikle çıktım yola. iyiki otobüste klimaları

n azizliğine uğrayacağımı tahmin edip ince bir şal almıştım yoksa ciddi soğuk var yani 15 derecelerde. neyseki yağmur yağmıyor ?

Klise deki bu fotoğrafı görünce çok şaşırmıştım ama sonra sokakda her yerde öpüşmenin çok yaygın olduğunu görünce anladım neden bu uyarıyı yaptıklarını:)

İlk izlenim, bu şehre beyaz şehir diyorlar bana çok beyaz gelmedi belki beyaz şehir deyince Bodrum la kıyasladığım için. binalar az katlı ama çoğu renkli cıvıl cıvıl. Arka sokak çok daha kalabalık çünkü bütün dükkanların ve alışveriş yerlerinin bulunduğu sokaklar burada. Her çeşit dükkan bulmak mümkün, bölgenin başkenti olmasına rağmen bir kargaşa yok. Korna sesi hiç dulmuyor, rahatsız edici hiç bir şey yok. Sonuçda 3 saat de çok çok rahat gezilecek bir şehir ama iyiki gelmişim. Geziyi bitirince bir kafe de oturup notlarımı yazıp fotoğrafları gözden geçirmek için yeterince vaktim. Saat 3 otobüsüne yetişmek yeterli….

18 Ocak Cuma Mexico City

24 Aralıkdan beri 4. Kez uçuyorum

kıta büyük olunca daha da en az 4-5 kez daha uçmam gerekecek.
İç uçusu Volaris diye bir firma ile yapıyorum $130 a bilet bulunca hemen aldım. Sabah ADO otobüsü ile 30 dakika da havaalanına ulaştık ama o kadar yoğun ve uzun bir sıra vardı ki 1 saat chek- in de sırasında bekledim. Burada insanlarda panik ve acele yok. Görevliler uzun kuyrukda uçağı daha erken olanları öne alıyor yani geç kalsam daha az sırada bekleyecektim. Stres yapılmayan kimsenin bağırıp çağırmadığı bir yerde olmak beni de daha sabırlı ve sakin yapıyor.
20 dakika gecikme ile kalktık, uçakdan görünen manzara dümdüz yemyeşil bir bir ova. Orman desen orman değil çünkü küçük bodur ağaçlar ama içine girip yütümenin de imkansız olduğu bir çalışık alan. Sanki şehirler bu alanlar temizlenerek yer açılıp yerleşmiş. Bakalım ülkenin merkezinde doğa nasıl karşılayacak bizi.

Havaalanından merkezin olduğu yere metro gidiyor ama benim otelin oraya gitmek için 2 iki hat değiştirmek gerekiyor o yüzden havaalanındaki acentalardan taksi ayarladım. Ama dikkat edin sabit bi fiyat yok, önce 250 pesoto veri ben 150 deyip geri dönerken hesap kitap etti göya 160 pesoto fiyat verdi. Yaklaşık 20tl eh fena değil.

Büyük kathedralin arkasındaki Hotel Amigo Downtown, oda fiyatı $33 a geldi. Yine merkezde daha büyük 4 yıldızlı oteller $100 a kadar fiyatları var.

Öğleden sonra şehir merkezinde Zocala meydanında eski mayaların dans şovları gösterisini seyredip etrafı dolaşıyorum. Akşam üzeri ve sokakalar seyyar satıcılarla dolu ve bizdeki gibi zabıta-polis kovalamacası burada da var. Şehirdeki ilk izlenimim, sanki yüzyıl boyunca taş üstüne taş konmamış, İspanyollar döneminde yapıldığı ile kalmış gibi eski ama çok döküntü olmayan gri kahve rengi binalar. Meydan oldukça büyük, hükümet binası ve müzelerle dolu meydan akşamları da oldukça hareketli.

19 Ocak Cumartesi

Bu gün tur alamdan önce şehri keşfedip antropoloji müzesine gideceğim. Merkezdeki tren istasyonun dan kolayca antropoloji müzesi yakınından inip yürüyebiliyorsunuz. Hemen karşısında büyük bir park hafta sonu olması nedeniyle de oldukça kalabalıktı.

Müze dünyanın en ünlü müzelerinden biri, ilk çağ insanklardan başlayıp, ülkenin en büyük Aztekler,i Mayalar ve daha bir çok kültürün anlatıldığı büyük bir müze. Sonunda geçen yıl 21 Aralık sendromunun yaşanmasına neden olan meşhur Maya takvimini orjinalini de gördüm ya artık gam yemem.

Meksika nın Dünya ca ünlü kadın ressamı Frida nın bir zamanlar yaşadığı ev de müzeye dönüştürülmüş haftasonu oldukça kalabalık dı.

20 Ocak 2013 pazar Meksicocity Teoihucan turu

Kaldığım Hostel Amigos suites downtown dan günlük tur aldım, şehrin 50 km uzağındaki unesco koruması altndaki şehre ve öncesinde bazı yerlere uğrayacak. Turun fiyatı 400 pesoto yani $33, Rehberimiz Iwan, üniversite de tarih okumuş kokartlı bir rehber. İlk durağımız şehrin merkezinde yüksek binaların arasında sıkışıp kalmış Thatelolco.

Aztek ler zamanında ticari merkezmiş ikiz şehirlerden biri 1375 de kurulmuş. Ancak küçük bir alanı kalmış ve çevredeki yüksek binalar yapılırken arkeologların çabalarıyla koruma altına alınıp kazılar yapılmış. Burası aynı zamanda 1968 de büyük gösterilere sahne olmuş. O dönemde zaten 68 kuşağı akımı var olimpiyatlar Mexico city de yapılırken demokrasi isteği gösteriler artmış. Polisin müdahalesi sonucu yaklaşık 100 öğrenci öldürülmüş. Hatta polisler göstericilerin sığındıkları evlere girip ev halkını bile öldürmüşler Meksika tarihine kara bir gün olarak geçmiş. 1929 dan 2000 yılına kadar merkez sağ parti Meksika da yönetimde kalmış uzun bir süre tek partili yaşamışlar. 2000 yılında seçimleri kaybetselerde 2012 de tekrar iktidara gelmişler. Şu anda 3 ana parti varmış. Demokrasi konusunda rehber kararsız. bazıları demokrasi var diyor bazıları yok diyormuş.

Antik kent eski Aztek uygarlığının kalıntıları görülen alanda hamam görüyoruz. rehberin anlattığına göre kadınlar burada doğum yaparmış ve politikacıların buluşma noktaları imiş. aynen bizim eski hamamlarda ve günümüzde sauna da buluşan iş adamları gibi. Ayrıca bir de iki kuleli bir kilise görüyoruzki bu da Aztekler döneminde tapınakmış İspanyollar gelip zoraki hristiyanlığı kabul ettirince kliseye çevrilmiş. Antik bölge, bu gün Meksika bayrağında da kullanılan ağzında yılan lı kartal ın ilk görüldüğü yer olduğu sanılıyor ve Aztek ler buranın dünya nın merkezi olduğuna inanıyorlarmış.

Klise Isa nın 12 havarisinden biri olan San Antiago adına ithaf edilmiş. Malum 12 havarilerin hıristiyanlığı yaymak için sorumlu oldukları bölgeler varmış buranın havari sorumlusu da bu. İlginç olan, klisenin içinde tıpkı Roma imparatorları gibi sağ elini yukarı kaldırmış, Roma lı kıyafetli bir heykeli de var. Tapınak savaş ve su tanrısı adına yapılmış.
Azrekler güçlü patlayıcı silahları ile at üstünde gelen adamları görünce hayretler içinde kalıp bunların başka bir gezegenden falan gelen yüce tanrılar olduğunu düşünmüşler.Malince diye bir kadın İspanyolların savaşı kazanmasında yardımcı olmuş.

2. Durağımız La Guadalupana yani bakire Meryem klisesi. Yol üzerinde büyük insan kalabalığının gittiği yön tam da bu klise. Pazar günü olduğu için inanılmaz kalabalık, şansımıza olabilecek en yoğun zamanını görmüş olduk. Aztekler döneminde bir tanrıça imiş eski tapınağı kliseye çevirmişler. 1531 de adamın birinin karısı çok hastaymış bir kadın görünmüş ve karısını iyileştirmiş. Buna çok memnun olan adam kadına tekrar gidip onun için ne yapabileceğini sormuş oda bu mucize den herkese bahsetmesini yani reklamını yapmasını istemiş. Tabii o zamanın din adamları inanmamış bize daha geçerli bir kanıt getirmen gerekli demişler. Adam tekrar gitmiş ve oralarda hiç çiçek yetişmezmiş kadın (bakire meryem) bir kucak çiçek vermiş adama ve bir çuvalın içine sarmış. Din adamlarına getirip çiçekleri verecek çuvalı açıp yere serdiğinde meryem ana nın silüeti oluşmuş. Efsaneye göre bu orjinal resim asılı ve insanlar o resmi görmek için akın akın geliyorlar. Resmi sergilemek için klisenin yanında daha geniş alanlı başka bir bina yapmışlar ve salon tam dolu adım atacak yer yok resmin yanına yaklaşmak mümkün değil çünkü insanlar bi yolunu bulup yaklaşınca ordan ayrılmıyorlar ve kimse de iteklemiyor saygı gösteriyor. Rengarenk çiçek buketleri çevresinde güzel bir ambians veriyor. Ama arka tarafda resmi aşağıdan görebileceğin ama bekleme yapamayacağın bir geçiş var. Öyleki mecburen yürüyen merdivenlere geliyorsun ve istesen de bekleme yapamıyorsun böylece sadece görüp yürümek isteyenler okalabalığı beklememiş oluyor çok mantıklı. Kliseye çevrilmiş eski tapınağı da görüp 11 gibi araca tekrar biniyoruz.

12 gibi asıl hedefimiz olan Teotihuacan primitlerine gelmeden önce yerel bir dükkanda durup kaktüs ve tekila bitkilerinden neler yaptıklarının demosunu izliyoruz. “el yapımı” orjinal Örtüleri görüp içkileri tadıyoruz ve obsidyen taşından yapılmış bir sürü hediyeliklerin satıldığı dükkanda isteyen alışveriş yapıyor. Tabii fiyatlar oldukça pahalı..

Öğlen oldu acıktık ve önümüzde tırmanılacak pramitler var restoran da açık büfe yerel yemekleri 100 pesoto ya yani 15 tl ye yiyip enerji topluyoruz.

Artık antik kentin girişindeyiz. Giriş ücreti 57 pesoto günlük turun fiyatına dahil değil. Girişde şehrin sarayı var onu gezip ay ve genel primitlerinin olduğu yere geliyoruz. Şehir 50-100 bin arasında nüfusa sahipmiş. Rehberimiz Roma dan daha büyük diyor neye göre kıyasladı anlamadım. İki pramit var ay primidi daha küçük 50? m güneş pramidi 68m ama kot farkından dolayı ikisi de aynı yükseklikte gibi görünüyor. Ay pramidinin yarısına kadar tırmanılıyor güneş primidinin tepesine kadar çıkabiliyorsunuz. İkisi arasında çook uzun bir cadde var, ölüm caddesi diyorlar. Bir sürü tapınağın olduğu bir cadde. Bu yolda bir zamanlar tanrılar için kurban edilen insanların yürüdüğü kalabalık gözümün önüne geliyor. Ay tapınağı nı es geçip Ajantinli Veroniq ile güneş tapınağına tırmanmak için sıraya giriyoruz. Yine pazar günün azizliği o kadar çok yerli halk varki pramidin üstündeki sıkışıklığı önlemek için bir süre çıkışları kapatıyorlar. Sonunda primidin en tepesine ulaştım tamı tamına 224 merdiven. Hiç zor değil di zaten kalabalık dan dolayı yavaş çıkıyorsun ve her katmanda fotoğraf molası vermek zorundasın sanki. Tam tepe noktasında bir bayanın organizasyonu ile 4 kişilik gruplar halinde sırt sırta yere oturup sağ ellerini avuç yukarı bakacak şekilde kaldırıyorlar ve enerjiyi hissediyorlar! Bu kalabalıkda nasıl konsantre olunursa.

Üst katın tam kenarında bütün alanı gören noktada bol ca fotoğrafları çektirip iniyoruz. Çıkışdaki müzeyi de ziyaret ediyorum ve çıkışda bir cafe falan olmayan sadece hediyelik dükkanların olduğu çıkışda saat 5 de dönüş yoluna geçiyoruz.

Meksika da son gün Pazartesi, artık Guatemala ya gitme zamanı geldi. Otel deki Ukraynalı bir çiftle taksi yi paylaşıp havaalnına 15 dakika da gidiyoruz. Meksiko city den Guatemala city’e uçak fiyatı $150 ve 1.5 saat…

Meksika dan göze çarpan notlar

  • Yerel bira markası Corona
  • İnsanlar sabırlı ve stressiz
  • Yerlerde çöp yok hele sigara izmariti hiç yok. Aaah istanbul … Buraları görünce insanların fütursuzca yere atıkları izmaritler daha çok gözüme batıyor ve rahatsız ediyor…
  • Gezmek için en uygun zaman kasım – şubat
  • İnsanlar kısa boylu ve esmer “çirkin”
  • Mexico city de : otobüsleri çok eski ama metro sistemi bizimkinden daha gelişmiş. Metrobüs yolları da var. Metro sistemi Tren ve istasyonlardan çok eski olduğu anlaşılıyor ama bazı hatlar yeni eklenmiş. Metro sadece 3 pesoto – 50 krş dan az yani sudan ucuz… Suyun fiyatı küçük marketlerde 7 pesoto
  • Şehirde binalar sanki 100 yıldır taş taş üstüne taş konmamış gibi gri, renksiz bir eski Avrupa şehrine benziyor merkez. Çoğu devlet binası eski ve taşdan yapılar. Bu Avrupa tarzı İspanya ın etkisini gösteriyor. merkezin dışında gri tuğladan yapılmış eski evler normal halkın yoksulluğunu gösteriyor. Ortalama gelir 1500-4000 arasıymış yani $120 a $300 …
  • Trenlerde bağıra çağıra her şey satıyorlar. En başda müzik cd leri eline hoparlörlü cd çalıcı alan gelmiş kopyaladıkları karışık müzik cd lerini satıyorlar sadece 1.5 tl. Bende aldım inşallah çalışır:) bunun dışında çikolotodan, sakız ve kreker satışları da yapanlar var.
  • Burada da sokak satıcılarını kovalayan zabıta/polis ler var.
  • Mısır en temel besin kaynağı. Eskiden beri temel tarım üretimi imiş ama rehberin dediğine göre besin kaynaklarının çoğu Amerika dan ithal ediliyormuş. Gümrük birliği anlaşması olduğu için burada üretmekden çok ucuza oralardan alıyorlar. Devlet çiftçiyi desteklemiyor yani dışarı bağımlı bırakıyor. En büyük üretim kalemi mısır ve avakado imiş. Ben öyle her yer de avakado görmedim ama en büyük ihraç ürünüymüş.
  • Karayipler salinideki Cancun şehri turistik bir yer olduğu için her yerde $ geçiyor ama Mexcico city de yanınızda pasaportunuz olsun ve combio bulduğunuzda yeterince bozdurmayı ihmal etmeyin parasız kalırsınız.
  • Takos en meşhur yiyecek, mısır ekmeğinin arasına bir çok şey özellikle erimiş peynirle güzel oluyor ama elle yemek dışında seçenek yok ve ıslak mendil kültürü yok. Bu konuda hassas sanız yanınızda ıslak mendil bulundurun.
    Benzinin litresi $1 dan az tabii Meksika düyada 4. Büyük petrol üreticisi ülke olunca bu kadar ucuz olması normal.
  • Bayrakları kırmızı, beyaz ve yeşil renkden oluşmuş tam ortasında kaktüs üstünde duran ağzına yılan almış kartal figürünün olduğu bir bayrakları var.
  • Sokak da her yerde rahatça öpüşen insanlar var. Öpüşme mahremiyeti yok.
    Tren istasyonlarında kadınlara ayrılmış ayrı vagonlar var.

MEKSİKA FOTOĞRAFLARI