Filipinler

Filipinler; 7000 kadar adasıyla, en çok deniz kenarı sınırı olan, 100 milyonu aşkın nüfusuyla Güney Asya nın en ilgi çekici ülkelerinden biri. 5000 adasında yerleşim var ve bu ülkeyi tam anlamıyla gezmek için çook vaktiniz ve paranız olması lazım. Ben de bu 1 aylık gezi planımda 12 günümü buraya ayırdım, bir kaç bölgesi ni gezip tanımaya çalışacağım.

US$1 = 44 pesoto

Yolda sigara yasağı tabelaları var. Sigara (Marlboro) 72p yani 4TL
Tren beklerken Japonlar ve Singapur gibi 2 sıra halinde bekliyorlar, bizde ki gibi karambol yok.

kadınların az göründüğü müslüman ülkelerin aksine sokak larda çok kadın, yani hayatın içinde erkekler kadar varlar. MRT ve LRT ler (metro) larda bayan lar için vagon lar var erkeklerin geçmesini engelleyen güvenlik görevlileri hiç geçit vermiyor geçmek isteyen erkeklere. Bu özel bölgeye çocuğu ile gelen babalar, yaşlılar ve engelliler de geçebiliyor. Ayrıca bilet ve bir çok yerde yaşlılar için ayrı bilet gişe si var, hiç kuyruk beklemiyorlar. Bazı restoran larda yaşlılara %20 lara varan indirim var. Insanlar genelde kısa boylu.

Her yerde alışveriş merkezleri var. En çok görebileceğiniz şey 7 eleven lar, Mc Donald’s, KFC, donut mağazaları. 20141203_191235Japonlar ve Amerika lılar 2. Dünya savaşında ele geçiremedikleri ülkeyi ekonomik olarak fethetmiş, o zaman neden okadar insan öldürüldü diye üzülmemek elde değil…

Asya Ülkeleri insanlarının yüzlerinde kırışıklık namına tek çizgi yok, bu nasıl bir genetik dir anlamadım ama hiç birinin yaşını tahmin edemiyorum. Daha 13-14 yaşında görünen kızların kucağında çocuk la geziyor lar.

Bu memlekette herkes İngilizce biliyor, her yerde ingilizce anons lar konuşmalar var, en ücra şehirlerde bile uyarı tabelaları İngilizce. zaten ingilizce 2.resmi dil… Bu nedenle seyahat etmek çok kolay. 400 yıla yakın İspanya sömürge sinde kalmış ve dillerinde çok fazla ispanyolca kelime olmasına rağmen zamanı takip edip ingilizce yi benimsemişler. Bizde bu günlerde geri dönül merakı Osmanlıca…

Yurtdışında Gemi lerde çalışan, bir çok ülkede yerleşip hemşirelik yapan Filipinleri her yerde görebilirsiniz. Ilk gün Başbakan lık sarayına gittiğimde çevresindeki okulların ve öğrencilerin çokluğu hemen göze çarpıyor du. Hepsi beyaz formalarıyla ortalıkta geleceğin tıp temsilcileri.

Genel de herkes çok kibar ve yardımcı, sakin ve huzurlu insanlar bizdeki stresli ortam yok.

Havaalanın da süpriz… Yurtdışı çıkışlarda havaalanı vergisi 550p, Filipinler içi uçuşlarda 200p.

MANİLA

Kalınacak yerler;
Makati bölgesi pahalı otellerin olduğu bir yer bütçeniz yeterse Intercontinental, Shangrila sizi bekliyor.
Daha uygun yerler; www.gohotels.ph iyi bir otel zinciri gibi görünüyor ve MRT nin hemen yanında.
Heritage veya Kabayan oteli deneyebilirsiniz.
Ben 2 yıl önce tur yaptığım gruptan bir bayanın kullanmadığı, tam mobilyaları, en merkezi yerdeki dairesinde kaldım.

Bali den Filipinler havayolu ile 1 saat lik bir yolculukla yeni bir ülkeye adım attım. Gümrük de hiç sorgu sualsiz geçirdiler, nerede kalacağım bile sormadılar.
Manila havaalanın da çıkışta yaka kartı olan taksi için bekleyen insanlar taksi mi diye sorup hemen araç ayarlamaya çalışacaklar.. Resmi izinli olduklarını söylüyorlar ama normal taksimetre li olanların 3 katı fiyat istiyor. Onları boşverip sağ tarafa bakın sarı taksi leri göreceksiniz daha güvenli ve ucuz. Makati ye 350 Pesoto yazdı bahşiş le 400 yani $9. Aynı yolu dönüşde bindiğim taksi 150p yazdı.

Ülkenin ve Manila nın en zengin bölgesi Makati, borsa nın, 5 yıldızlı otellerin ve en yüksek Binali residansların olduğu canlı hareketli bir bölge. Makati Ave ve Ayala Ave 2 büyük cadde. Ayala da MRT yani metro istasyonu Intercontinental otelin yakınında, zaten tek hat var. Marina ve turistik yerlere gitmek için Ayala istasyonun dan Taft’a doğru binin, Taft istasyonunda inip Edsa LRT hattına geçin, elinizdeki haritaya göre 1 günde bütün eski şehri gezin.
Ulaşım bize göre çoook ucuz. Tren hatlarında en düşük 10p en yüksek 15p. 1$ ın 44p olduğunu düşünürsek çok ucuz. Ilk gün elimdeki haritayı baz alarak en uzak noktadan yani Malacanan sarayından başladım. Aslında oranın eski bir saray ve müze olmasi düşüncesiyle gittim ama Başbakanlık binasıymış. İçeri girip gezebiliyorsunuz ama bunun için önceden randevu alıp pasaport kopyanızı göndermeniz gerekiyor vs. Doroteo Jose LRT (hafif metro hattı) durağında indik ten sonra sora sora buldum.

Çok mütevazi bir bina, başbakanlık konutu için dışardan bakıldığında sıradan bir yer gibi görünüyor ve çevresinde de yoğun güvenlik önlemi yok. Sonuç da içeri giremesem de yol boyunca Manila nın gerçek dokusunu gördüm.

Dilenen insanlar, sokak da devam eden bir yaşam, toz topraklı bir hava, yoğun trafik ve hep bir şeylerin satıldığı küçük dükkanlar. Makati nin çok dışında bir hayat.

2.durak St.Sebastian klisesi, Asya daki tek Gothic çelik yapımı klise. Şehirde İspanyol tarzı binaları, özellikle kliseleri her yerde görüyorsunuz. 15 dakika lık bir yürüme den sonra buldum ve içerdeki kalabalığa inanamadım. Günün ortasında dini tören var ve kocaman klise ağzına kadar dolup taşmış. Hemen yanındaki okul öğrencileri de oradadır ama bu kalabalık nerden geliyor anlamak zor. Tekrar yollara çıktığımda şunu düşündüm. Fakir olan insan öbür dünya umudu için dua ediyor, zengin olan da bu dünya da sahip oldukları için şükerediyor yani her durumda insanlar dine sarılıyor.

Klise den sonra 10 dakikalık bir yürüyüş le Bu sefer Quiapa klisesini hedef alıyorum. Meydanda özgürlük anıtı ince uzun, elinde sanırım meşale tutan bir kadın anıtı. Klise de meydanın hemen yanında daha yeni bir yapı ama gene dua lar ve konuşmalar, gene insanlar klise de. Hemen dışında Ispanya daymışsınız hissi veren anıtsal kapılar ve onların arasındaki çarşı.

Her türlü şey satılıyor, ne ararsanız var, Çin malı ürünler, kıyafetler, yiyecek ler, meyve tezgahları, klise de yakıp dilek tutmanız için mumlar vs vs… Bu sefer nehir kenarına ulaşıp oradan bir sonraki hedefine yürüdüm, Binondo klisesi. Pasig nehri üzerinde 3 tane köprü var, nehir oldukça pis. Caddenin girişinde Filipin ve Çin halkı nın dostluğunu simgeleyen tipik Çin mimarisi bir kapı var. Klise Hristiyan ların ilk yerlerinden biri, Filipinli ilk aziz olan San Lorenzo Ruiz adına yapılmış 16.yy dan kalma çan kulesi olan bir klise.

Bölgenin Mevcut dokusu ile yine ters bir bina, oldukça bakımlı, iyi korunmuş, gördüğüm kadarıyla Filipinler gerçekten çok dindar bir halk, belki Noel ayı olduğu için bu kadar yoğunluk var bilemiyorum.

Klise den çıktıktan sonra bu sefer farklı bir yoldan tren istasyonuna dönücem ve karşıma Çin Mahallesi çıkıyor…

Sokakta yatan yada dilenen insan yok, dükkanlar Çin malı ürünlerle dolu… Tayland, Malezya, Filipin buralarda Çin kökenliler ekonomiyi yönetiyor, kominist dönemde Çin den kaçıp buralara yerleşen Çinli ler zaten hem göz açık hem zengin tüccar kafalı oldukları için gittikleri ülkelerde ekonomiye hakim olmuş lar.

Sonunda Plaza staj Cruz Çeşmesi ni de görüp Corriedo istasyonundan tekrar trene bindim. Bir sonraki Central istasyonunda inerseniz City hall (hükümet binası) ve ulusal müzeye çok rahat yürüyerek gidebilirsiniz. Ulusal müze tam bir hayal kırıklığı, çok büyük bir bina, içi de etkileyici geniş ama müzeden çok bir resim galerisi. Sergilenen şeyler en fazla 18.yy dan kalma dini ahşap altar ve heykeller, resimler ve çoğu galerisi çok yakın zamana ait yağlı boya resimler. Hemen yanında başka bir müze Filipin kültürünü anlatan bir müze imiş ama gezmek ve şehri keşfetmek beni daha çok cezbediyor.

Yolun devamında yürürseniz deniz kenarına ulaşırsınız. Akvaryum ve oteli geçtikten sonra sahil boyunca büyük bir alan kaplayan USA Büyükelçiliği sanki ben dünyanın deviyim der gibi kondurmuş kocaman binasını. İleride Manila bay da dönme dolap, restoran ların ve kültür -eğlence merkezinin olduğu bir kompleks de Manila da gezilecek yerler listesinde gösterilmiş.
Ritz park ve anıtı Manila nın sembolü olmuş bir anıt, Akvaryumun karşısında.

Manila Körfezi 8 km uzunluğunda ve Asya nın en büyük alışveriş merkezi nin de yer aldığı bir eğlence – alışveriş kompleksi. Meraklıysanız yürümeye devam edin yada bir taksiye atlayıp gidin.

Ertesi gün artık daha yavaş hareket edebileceğim bir gün, Manila dan tur ile gidebileceğiniz önemli atraksiyonlardan biride Sagada turu. Fiyatlar mantıklı, 2 gece konaklama lı 3 günlük tur yalnız seyahat edenler için $90. Ben www.8wonderstravel.com dan aldım turu, ofisi MRT Taft istasyonuna çok yakın. Tur perşembe akşamı saat 9 da başlıyor, pazar günü tekrar Manila ya dönülüyor. Otobüs Manila nın kuzeyinde North Ave. da ki Trinoma parkından kalkıyor. Ofise gidip rezervasyonu yaptıktan sonra MRT ile North Ave istasyonuna kadar gidip Trinoma garajı nı bekliyorum perşembe otobüsü bulmak kolay olsun.

Manila da bu gün 3. günüm ve aynı zamanda doğum günüm, yani 6 Aralık 2014, kısmet de doğum günümü Manila da kutlamak varmış. Geçen yıl bu günlerde Iran da Tebriz de idik.

2 yıl önce rehberliğini yaptığım Filipinli bir grup la Türkiye de çok keyifli bir gezi yapmıştık. Onlar için de en güzel gezilerinden biri olduğunu söylüyorlar. Benim buraya gelme fikrinin de oluşmasında büyük etkisi olan bu güzel insanlar doğum günüm de öğle yemeği organize ettiler. İnsan ın uzak yerlerde de dostları olması ne güzel, bir kez daha rehberlik gibi bir işim olduğu için çok şanslı ve kısmetli olduğumu düşünüyorum. Üstelik Makati bölgesinde gruptan Marilien in kullanmadığı ama çok merkezi ve lüks dairesinde ücretsiz, evimin konforunu yaşadım bütün gezi boyunca.

Yemek için ayarladıkları yer Serendra bölgesi yeni yapılanan bir alışveriş bölgesi. Market market dedikleri yer küçük restoran lar, dükkanlar ve çiçek cilerle dolu. Tabii yine kapalı alışveriş merkezi olmazsa olmazı. Biz Sentro 1771 diye tipik bir Filipin restoranında yemek yiyip eski dostlarla görüştük.

Sonrasında Marites, Metropolitan müzesinde bir açılışa davetli, beni de götürdü. 10 yıl önce ölen ünlü ressam ları nın bronz büstünün açılışı için bir anma töreni. Şehrin sanat camiasının ileri gelenlerinin katıldığı bu tören benim içinde güzel bir tecrübe oldu.

Ertesi gün Aralık ayının ilk pazar günü Meryem Ana anma töreni var. Yönetim komitesinde olan Marites’ in önerisiyle saat 14.30 da Manila kathedrali ne gittim. Meydanda kalabalık toplanmaya başlamış, yolların çoğu trafiğe kapatılmış. Önce Bishop un yönettiği ayin başladı, ön saflarda şehrin önde gelen dindarları beyaz krem ipekli çok süslü elbiseleri ile oturmuşlar. Arkada halk yığınları… ayin yaklaşık 4 gibi bitti. Yılın temsilcileri mavi Kurdela larını alıp onurlandırıldılar. Ayrıca Hükümetin adına bir komutan da ülkeyi koruyacağına vs yemin edip kurdelayı aldı.

Grand MARIAN Procession.
7 Aralık büyük bir tören önce kathedral de yapılan tören sonrasında dışarda geçit töreni yapılıyor. Yaklaşık 100 adet Meryem figürü muhteşem süslemeli elbiseli heykelleri arabalar da yürütülerek geçit töreni.

Başlangıçta ilginç gelsede 1.5 saat de ancak yarısı geçince ben kalkıp eve do
ğru yola çıktım. Her heykeli yapan firma yada sponsor var, Marites in de 20 yıldır geçit yapan anıtı 43. Olarak geçtiğinde hava kararmıştı. Eğer aralık ilk pazarı Manila da olursanız bir süre izleyin derim.

Pazartesi Palawan uçağım Ruby fırtınasından dolayı ertesi güne ertelenince Mt. Pinatubo ya gitmeye karar verdim. Önce Cubao daki Dagupan otobüs terminiline gitmeniz gerekiyor. Ordan büyük otobüs lerle Capas şehrine giden otobüslere binin. Capas 172 Pesoto, Manila dan çıkana kadar yoldan toplayarak gidiyor ve 9.15 de bindiğimiz halde saat10 gibi ana yola çıkabildik. Mabalacat’a 10.50 de varıp mola verdik.
Molalarda arabaya gelip yiyecek içecek satışı yapmaya çalışan insanlar giriyor.
Capas’ a geldiğimizde 11.40 olmuştu, merkezde kocaman McDonald’s karşısında motorlar ve polis istasyonu var.

En güvenli yol polis lere sormak. Mt.Pinatubo gidiş geliş 500p ya anlaştık acayip mutluyum krateri göreceğim diye. 40 dakikalık yolculuk dan sonra geldik otel gibi bir aile işletmesine. Alvin guest house un sahibi Alvin kibar bir adam, sabırla anlattı durumu. Dağa gitmek için sabah en geç 8 de yola çıkmak gerekiyor. Önce jeep lerle 1.5 saat yol gidilip sonrasında 1 saatlik yürüyüşle kratere ulaşıyorsunuz. Zaten 1-7 aralık tarihlerinde askeri tatbikat olduğu için bölge kapalıymış, üstelik tayfun haftası yani zaten bu sefer oraya gitmek kısmet değilmiş. Yalnız geliyorsanız otobüsle buraya gelip 1 gece kalıp sabah tura katılmak mantıklı. Gece konaklama 1 kişi 1000p, 2 kişi 1200p, dağa gidiş tur ücreti grupla olursa 1800p yapıyorlar. Yalnız özel tur istersen 4000p.

Geri dönüşde yol üstünde Capas national shirine Anıtına uğramamı önerdi Alvin. 2.dünya savaşı sırasında Japonların esir edip öldürdüğü 30.000 Filipin ve Amerikan askeri anısına yapılmış bir anıt. Askerlerin isimleri yazılı siyah memer duvarla çevrelenmiş. Ortasındaki 3 direkli anıt Filipin, USA ve Japonya barışını simgeliyormuş.

Capas’ a tekrar dönüp her an geçen otobüs lerle Manila ya 2 saat de dönebilirsiniz, MRT de indirin dediğinizde ilk durakta indiriyorlar benim için eve dönmek daha hızlı oldu.

Bu gün salı ve sabahın 3 ünde havaalanina geldiğimde Palawan yani Puerto princesa uçuşu nun iptal olduğunu öğrenince biraz moralim bozuldu ama şansıma Boracay (Catiklan) uçuşları yapılıyor, biraz fark ödeyip 6 uçağına yer buldum. Yani Aralık ayı buralarda tayfun sezonu, her an tayfun la karşılaşıp planlarınızı değiştirmeye hazırlıklı olun. 1 haftadır bütün gündemi kaplayan bir konu çünkü geçen yıllarda bu dönemde tayfun dan yaklaşık 10.000 kişi ölmüş o yüzden bu sefer devlet ciddi önlemler alıp herkesi güvenli alanlara taşıdı. Neyseki beklenen kadar kötü olmadı, ama bir sürü uçuş da iptal oldu. Benim kısmetimde Boracay ‘ a gelmek varmış. Catiklan havaalanina indiğinizde feribot ve tekne ye götürecek motor bisikleti bileti satıyorlar, 75p… bir form doldurmanızı istiyorlar o da istatistikleri içinmiş. Feribot bileti 25p, ama iki yere vergi ödemeden bırakmıyor lar sizi toplam 175p. 10 dakikalık bir tekne yolculuğu ile Boracay adasına çıktığınızda yine motor taksiler bekliyor. Gelmeden önce otel araştırma sı yapmada fayda var, ben de Fairways&bluewater otelini not almıştım son dakika. Booking.com da en ucuz $75 görünüyordu, buraya geldiğimde $70 verdiler. Golf Resort ve oldukça büyük güzel bir yer. www.fairwaysandbluewater.com.ph limanda 150p ya motor taksi lerle gelebilirsiniz. Kendi özel plajı da süper … Her saat başı şehir merkezine servisi var… asıl Boracay da işte burası… inanılmaz yzun bir sahil, denizde yol alan yelkenliler, gündüz başka gecesi ayrı renkli beyaz Kum sahili. 3 farklı station bölgesi var, sahil boyunca restoran lar, hediyelik eşya dükkanları ve masaj cılar. Sahilde Açık büfe en lüks Crown Plaza da 750p yani 40 TL, daha makul ve Sushi seçenekli güzel bir restoranda 450p, masaj 1 saat full body 350p dan 500p kadar seçenekli. Bazı barlarda canlı müzik ve değme ünlü seslere taş çıkartacak yetenekler. Gündüz banana dan dalışa kadar bir sürü seçeneğin sunulduğu aktiviteler çok. Öbür rakamlarla kıyaslandığında bunlar çok ucuz değil ama kalabalık bir grupsanız pazarlığa açıklar.
Yani uzun lafın kısası, Boracay, özellikle kış ayları için kaliteli ve makul fiyatlı bir tatil destinasyonu.

Boracay ‘ ın da bir turistik yüzü birde arka yüzü var tabii. Son gün hava kararmadan önce gidip adanın öbür yakasındaki sahile gittim ve yol gerçek yerli halkın yaşamını gördüm. Büyük uçurum ve fark işte dünyanın iki yüzünü görmek isterseniz bu adaya gelin.

Catiklan dan havaalanı vergisi 200p.
Manila havaalanın dan tren istasyonları na shuttle otobüsler var ve fiyatı 20p yani 1 tl. Dönüşde 400 yerine 20 ye gitmiş oldum nasılolsa valizim de yok.

SAGADA

Sagada bölgesi pirinç taraça tarlaları, yüksek dağları, mağaraları ve taraça larda yapılan tarımı ile ünlü yayla bölgesi. Oraya gitmenin en mantıklı yolu tur satın almak. Perşembe gece başlayan turlar pazar günü Manila merkeze dönüyor. 12 kişilik rahat minibüs lerle hem konforlu hemde sorunsuz bir tur yapabilirsiniz. Benim bulduğum en uygun tur www.8wonderstravel.com
Günlük konaklama dahil fiyat 4000p yani $90.

Manila dan gece 10.30 gibi Trinoma parkdan yola çıkıp sabah 6.30 gibi Banaue nin meşhur pirinç tarlaları na ulaşıp muhteşem manzara eşliğinde kahvaltı yaptık. Kahvaltı dan sonra 2 saatlik virajlı yollardan geçip Sagada daki Otelimiz “Shamrock tavern” e geldik. Biraz dinlendik ten sonra mağara yürüyüşü için 10 dak.

Seyahat le Lumiang nağarasından başlayıp Sumuguing mağarasında traverten manzarası ile biten tura başladık. Hayatta 1 kez denenmesi gereken aktiviteler den biri. Bu kadar tehlikeli ve zorlu olacağını düşünmemiştim ama geri dönüşü olmayan mağaranın içlerinde profesyonel 4 kişilik rehber ekibi hem ışıkları taşıyıp hemde bu zorlu geçişte yardımcı oldular. Bu ekstra turun maliyeti sadece $10.

13 aralık cumartesi; bu gün treking ve şelale görmeye gidiyoruz. Yollar aynı Karadeniz gibi tek araçlık, karşılaşınca birinin yol vermesi gerekiyor. Tropikal iklimde görmediğimiz çam ağaçlarının burada gördük.
Yaklaşık 1500m yüksekteyiz sis ve yağmur lu bir ortam ve tabii soğuk. Karadeniz de yazın olan şey burda aralık da.
Burada Treking rehber lerinin çoğu bayan, Mağara
rehberleri de erkek. köyde herkes rehber ama bunun için bir belge almaları gerekiyormuş. Sisteme kayıtlı rehberler sıraya göre görev alıyorlar yani rekabet yok bunun yerine herkes eşit şartlarda iş buluyor. Genelde haftada bir sıra geliyormuş ve yarım günlük bu turun karşılığında $11 alıyorlar ehh bahşiş le desteklemek güzel oluyor.

Betondan yapılmış merdiven lerle kolay inişe başladık ve bol foto molasıyla 30 dak da yukardan manzarasına bayıldığımız ilk köye ulaştık. Köyün ortasında bir toplanma alanı var.
Dap-ay dedikleri yerde köyün yaşlıları toplanıp konuşuyor ve bereketli bir yıl için törenler yapıp kurban kesiyorlar. Kurban ettikleri şey ise siyah yabani domuz.

Sonunda büyük şelaleye ulaştığınızda saat 11.00 hava soğuk olmasına rağmen şelale nin suyu ile ıslananlar var. Yaklaşık 60. yükseklikte bir şelale, hava çoğu zaman çiseli ve serin. Dönüşde biraz daha kolay bir patikadan Saat 12.30 gibi aracımıza geri bşndik. Öğle yemeği için Rock inn & cafe diye bir çiftliğe getiriyorlar. Orkide bahçesi ve aynı zamanda portakal Çiftliği ama portakal lar işe yaramaz.

Yemekten sonra şehrin biraz dışındaki Çömlekçi üretim yerinde 9 aylık hamile bir bayan demo yapıyor, eskiden 10 kişi imiş ama şu anda sadece 2 bayan bu işi yapıyor.

Şehrin içindeki tipik eski bir evi de müze niyetine ziyaret edip günü Sagada şehri içinde dolaşarak tamamladık.

Son gün Pazar sabah saat 5 gibi yola çıkıp gün doğumunu göreceğimiz noktaya gittiğimizde göz gözü görmeyen bir sis dalgası olunca dönüş yoluna geçtik. Haritada çok kısa görünen yol o kadar virajlı ki, çılgın kaptanı Dennis in hızlı sürüşüne rağmen ancak 12.00 gibi Baguio şehrine varabildik. Bu arada yol üstünde en soğuk noktada ve en yüksek yol kenarında durup son kez serin havayı hissedip, yüksek dağları fotoğrafladık.

Baguio şehri trafiğinin Manila dan aşağı kalır yanı yok. Pazar olmasına rağmen yoğun trafik den kurtulup “Good shepherd park” da mola verdik ve oraya özgü Ube Jam dedikleri reçeli aldık. Dünyaca ünlü başka bir şey Alamid yada Musang cafe dedikleri, bir tür kedinin yiyip dışkılarından çıkarılan Kahveyi de bulup aldım. 50gr yaklaşık $8.

Akşam Manila merkeze döndüğümüzde akşam saat 6.30 yani tam 13 saat de gelebildik. Manzaralar, dağ havası, mağara tecrübesi ile güzel ve verimli bir haftasonu böylece bitti…

Filipinler macerasının sonu da geldi, daha görmediğim bir sürü ada, gidilecek yapılacak bir aktiviteyi “gelecek sefere” diye arkada bırakıp yeni bir ada ülkesine gitmek için 15 Aralık 2014 de Manila dan ayrıldım. Ülkeyi ve insanlarını sevdim, ilerde belki Palawan yada Cebu gibi adalarında bir süre yaşamayı bile düşünebilirim…